Sen yoksun…
Bırakıp gideli beni yalnız, hayli zaman oldu. Beklemenin beni sana yaklaştıracağını bilsem zor olmazdı elbet beklemek. Kim ister ki hep bekleyen olmak. Ayrılık acısı hiç sönmeyecek bir ateş gibi yüreğimi dağlıyor. Beni her gün bir öldürüyor, bir diriltiyor. Sen yokken seni düşünmek; bir gün apansız çıkıp geleceğinin ümidi de hafifletmeye yetmiyor, ayrılık acısının açtığı, sensizlik yarasını. Bu yara, geçen her saniye daha da büyüyor. Mumun alevi sönüyor, çocukların neşesi kayboluyormuşçasına eriyip gidiyorum zamanın demir dişlileri arasında.
Sen gitmişin…
Tıpkı sana ait bütün güzelliklerin beni terk ettiği gibi. Sana kavuşma ümidiyle ölümün gelip beni bulmasını bekliyorum. Bir ben kalmışım sanki koca dünyada. Yapayalnızım, kimsesiz bir sokak ortasında. Okyanusta yaşamaya mahkum yalnız bir balık, yahut oyuncağı elinden alınmış, dünyası yıkılmış küçük bir çocuk. Ağlamak getirir mi seni bana ki ağlayayım. Sesimi duyurmak çaresi var mıdır sana? Böyle bırakıp gitmek yakışmazdı sana.
Sen şimdi uzaklardasın…
Bir daha güler mi talih bana. Kim bilir ne zaman kavuşmak sana. Nedeni bilinmez gidişin uzaklara. Sevda yükü ne ağır, keşke hiç taşıtmasaydı Rabbim bunu bana. Seninle olmak hayal bir daha. Gülen gözlerin hayal meyal karşımda. Ellerim üşüyor şimdi oysa. Sen gittiğinden beri uzaklara.
__________________