Alişan Fanclub



Join the forum, it's quick and easy

Alişan Fanclub

Alişan Fanclub

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Alişan Fanclub Sitesi


    intiharı düşünen, gerçekleştirirken vazgeçen yazarın günlüg

    ilker_net
    ilker_net
    Modaratör
    Modaratör


    Erkek Mesaj Sayısı : 1610
    İş / Hobi : ADMİN
    Kayıt tarihi : 10/03/08

    intiharı düşünen, gerçekleştirirken vazgeçen yazarın günlüg Empty intiharı düşünen, gerçekleştirirken vazgeçen yazarın günlüg

    Mesaj tarafından ilker_net Ptsi Mayıs 05, 2008 11:49 am

    İntihar… Hayır Asla!.. *

    Yaşamak ya da ölmek… Hayatımın en zor tercihiydi ikisinden birini seçmek… İçimde adeta bana düşman olan o ses olmasa hata yapma ihtimalim azalırdı belki. Ateşi körükler gibi haykırıyordu, ‘yap!’ diye… Arkasından peş peşe sebepler sıralıyordu. Haksız sayılmazdı. Zor bir hayattı yaşadığım…

    Bir elimde bir avuç dolusu hap, bir elimde ise bir bardak su, düşüncelerim bir anda geçmişime gitti. Pek çok insan sakin bir yapıya sahip olmamı fırsat bilmiş, bundan istifade etmiş, hep ezilen olmuştum. Güvendiğim insanların bana ihanet etmesi, yanımda olmalarını istediğim dostlarımın farklı sebeplerle benden uzaklaşmaları beni çok üzmüştü. Peşpeşe onlarca acı yaşamıştım. Sanki acılar, nereye gitsem arayıp beni buluyorlarmış gibiydi. Kendimi karanlık bir boşlukta hissettiğim anlar öyle çoktu ki… Ne tarafa dönsem hep karanlık, aynı yalnızlık…

    Dostların ihaneti çok acı veriyor, kimseye güvenemez hale geliyor, bu yüzden yalnız kalıyor insan. Kalabalıklar içinde yalnız… Acı çekmenin düşüncesi bile korkutuyor:’Ya tekrar güvenime ihanet edilirse, bir kere daha sırtımdan vurulursam, aynı kahrı yaşarsam’ diye endişelenmekten kendini alamıyor. Aynı acıları defalarca yaşamak, aynı yıkımların enkazı olmak, insanı tamamen güvensiz kılıyor. ‘Bıçak yarası geçer, dil yarası geçmez’ derler ya… Dostların en küçük umursamazlığı insanın içinde tamir edilmesi mümkün olmayan yaralar açıyor.

    Hayatım bir film şeridi gibi gözlerimin önünden geçerken ben geçip giden yıllarımın benden neleri aldığını düşündüm. İnsanlara olan güvenimi aldı önce, sonra hayallerimi… Hayallerim kibrit çöpünden yapılmış basamaklar gibi yükseldikçe en alt alttakani çekip yerle bir etti. Yıkılan her basamakta ümitlerim de gitti, yaşama isteğim de… Geçmişime bakınca gelecek beni korkutuyor. Ve ben korktuğum için hayat ile ölüm arasındaki çizgideydim.

    Acıları hatırlamak ilaçları peşpeşe içmeme sebep olmuştu. ‘Korkak’ diye bağıran o ses olmasa hepsini içebilirdim. O ses beni kendime getirdi. Kalan ilaçlar avuçlarımdan yere düşerken gözlerimden akan yaşlara engel olamadım. Korkaktım ben… Bu yüzden mücadeleyi bırakıp kaçıyordum…

    Oysa 23 yıllık hayatım boyunca hep mücadele eden insanlar görmüştüm. Yaşamak içindi, anlam katmaktı gayeleri yaşadıkları zamana. Zayıf olanlar kaçardı hayattan… Ben bir kaçaktım, pes edenlerdendim…

    Zayıflığımdan, mücadele etmek yerine kaçmayı tercih etmekten utanmıştım. Hayat hiç kimse için kolay değil, çok fazla acı çeken, daha zor şartlarda yaşamaya çalışan, buna rağmen ölümü değil hayatı tercih eden insanları düşünmek beni büyük bir yanlış yapmaktan kurtarmıştı. Zor bir hayattı demiştim benimkine, ancak mutlulukları da yok değildi…

    Yaşamak, güzel ve iyi olan değerleri içinde taşıdığı sürece kıymet kazanıyor. Hayata ümitle bakabilmek, acıları iyi yorumlamak, mutlulukları sürekli kılmak, sevmek, her zaman ve şekilde karşılıksız iyi olmak, bu zor hayatı yaşanılır kılıyor.

    İçimdeki düşman o gerçekleri görmeme engel oldu. Ve ben neredeyse hayatımın en büyük hatasını yapmış olacaktım. Ne kadar ilaç içtiğimi bilmiyordum. Aradan ancak yarım saat kadar bir zaman geçmişti ki, midemde şiddetli bir ağrı duymaya başlamıştım. Ağrım gittikçe artıyordu. Şikayet edemezdim. Bu benim hatamdı. Kime ne diyecektim? İçtiğim kadarının beni öldürmeye yeteceğini düşünmeye başlamıştım. Ölüme bu kadar yaklaşmak fazlasıyla ürkütücüydü. Birkaç gün sonra normale dönünce bir tek şeyi düşünmeye başladım: Üzerinde istediğim tasarrufu yapmak hakkım olmayan bir canı sonlandırmaya çalışmanın acısını günlerce çektim. Denemekle kalmayıp bunu yapanlar şu an ne haldeler, bilmiyorum…

    Artık yaşamayı daha çok seviyorum, hayatı ölüme tercih ediyorum. İyi ve manalı bir hayatla ölümümü güzelleştirme gayretindeyim. Acılarım azalmadı, hayatımda çok da fazla bir değişiklik yok. Değişen bakışım oldu; hayatı değerli kılan değerlere, bilinenin dışında bir başka şey olan mutluluğuma sıkıca sarılmam…

    İntiharla ölüm asla acıların sona ermesi değil, daha büyük ve sahici olanların başlangıcı sadece… Rabbim bana, size, hepimize, bu şekilde bir hataya yaklaştırmayan bir hayat nasip etsin…

    Hilal Acar (*İntiharı düşünen, gerçekleştirirken vazgeçen yazarın günlüğünden…)

      Forum Saati Cuma Mayıs 17, 2024 7:44 am