Bazı insanlar hayatımıza girer ve çıkar. Bazıları ise ruhumuzu dans ettirir. Bizim yeni ufuklara yelken açmamızı sağlayarak anlayışımızı genişletir. Arkadaşlar hayatımızın sıradan ya da olağanüstü anlarını bizimle paylaşırken, adım adım dostluklar oluşur ve dostlarımızla paylaştığımız anılar yüreğimizin derinliklerinde sonsuza dek kalır. Onlar bizim içimizdeki iyiyi ve güzeli ortaya çıkarır.
İnsanlarla tesadüfen tanışır ama seçimle dost oluruz.
Dost , bizim sırdaşımızdır, ağladığımız omuzdur, bizi dinleyen kulaktır, hisseden yürektir, en yoğun anında bile MSN de yazışmaktan kendini alamadığın, anında yanında yüksek sesle düşünebildiğin, zaaflarını yargılanma korkusu olmaksızın ortaya koyabildiğin kişidir. Düşünce ve duygularında çıplak olabildiğin kişidir dost.
Her dostumuzda kendimizin bir parçası vardır. Onu severken kendimizi severiz aslında. Bu nedenle onun yanında kendimizi daha çok severiz ve güçlü hissederiz. O, içimizdeki gücü ortaya çıkaran büyücüdür.
Her insan bir dosta özlem duyar. İnsanın yalnızlığı dostunun olmamasındandır.
İnsanların çoğu dostu olmadığı için arkadaşlarla ya da tanışlarla yalnızlığının değişik evrelerini değişik dozlarda paylaşmaya çalışarak, yalnızlığının acısını boğmaya çalışır. Zamanını, hobilerini ya da derdini paylaştığı kişileri bencilce dostu yapmaya çalışır; kendisi dost olmayı bilemeden. Aslında dostluk sandığı şeyin, kendi ihtiyaçlarına yanıt veren bir nesne arayışı olduğunu bile fark etmeden.
Dostluk, biri giderse diğeri gelir türünden ya da part-time bir ilişki değildir. Her dost benzersizdir. Yeri kimse tarafından doldurulamaz.
Kara gün dostu, iyi gün dostu diye bir dost ayrımı yapılması mümkün değildir. Dost, kara günde de, iyi günde de sana destek verendir.
Kara günde sana acıma duygusuyla yaklaşmaz, sadece senin o ruh hali içinde yapman gerektiği halde yapamadığın sorumlulukları üstlenir, acılı anlarını kolaylaştırır; ama takdir bekleyen ya da ihtiyaç duyulmaya ihtiyaç duyan biri olduğu için değil.
İyi günde seni kıskanmaz dost. Seninle birlikte sevinir; kendi başına talih kuşu konmuş kadar.
Dostu olmayanlara, dostlarını harcayanlara uğrar yalnızlık duygusu. Onlar, tanışları için, arkadaşları için bile savurganlıkla "dost" kelimesini kullanırlar. Kendilerini dostsuz olmadıklarına ikna etmek için, yalnızlıklarını inkar edebilmek için.
Dostluk farkındalık gerektirir, duyarlılık gerektirir. Dostu kendin kadar sevmeyi gerektirir. Ne bir fazla ne bir az. Bu da önce kendini sevebilme yetisini kazanmayı gerektirir.
Kendini sevemeyen başkasını sevmeye muktedir değildir. Kendimizde olmayan sevgiyi başkasına nasıl verebiliriz ki. Dostluk da mutlak bir eşitlik vardır. Farklılık ama eşitlik.
Dost bulmanın yolu önce kendimizle dost olabilmekten geçer; kendimizle dost olabilmenin yolu da kendimizi tanımaktan. Dost, kendimizi tanıma yolculuğunda bizi bizimle daha yakından tanıştıran kişidir.
Hesapsız kitapsızdır dostluk.
Dost bulmanın yolu da dost olmaktan, Dost olmanın yolu "insan" olmaktan geçer
İnsanlarla tesadüfen tanışır ama seçimle dost oluruz.
Dost , bizim sırdaşımızdır, ağladığımız omuzdur, bizi dinleyen kulaktır, hisseden yürektir, en yoğun anında bile MSN de yazışmaktan kendini alamadığın, anında yanında yüksek sesle düşünebildiğin, zaaflarını yargılanma korkusu olmaksızın ortaya koyabildiğin kişidir. Düşünce ve duygularında çıplak olabildiğin kişidir dost.
Her dostumuzda kendimizin bir parçası vardır. Onu severken kendimizi severiz aslında. Bu nedenle onun yanında kendimizi daha çok severiz ve güçlü hissederiz. O, içimizdeki gücü ortaya çıkaran büyücüdür.
Her insan bir dosta özlem duyar. İnsanın yalnızlığı dostunun olmamasındandır.
İnsanların çoğu dostu olmadığı için arkadaşlarla ya da tanışlarla yalnızlığının değişik evrelerini değişik dozlarda paylaşmaya çalışarak, yalnızlığının acısını boğmaya çalışır. Zamanını, hobilerini ya da derdini paylaştığı kişileri bencilce dostu yapmaya çalışır; kendisi dost olmayı bilemeden. Aslında dostluk sandığı şeyin, kendi ihtiyaçlarına yanıt veren bir nesne arayışı olduğunu bile fark etmeden.
Dostluk, biri giderse diğeri gelir türünden ya da part-time bir ilişki değildir. Her dost benzersizdir. Yeri kimse tarafından doldurulamaz.
Kara gün dostu, iyi gün dostu diye bir dost ayrımı yapılması mümkün değildir. Dost, kara günde de, iyi günde de sana destek verendir.
Kara günde sana acıma duygusuyla yaklaşmaz, sadece senin o ruh hali içinde yapman gerektiği halde yapamadığın sorumlulukları üstlenir, acılı anlarını kolaylaştırır; ama takdir bekleyen ya da ihtiyaç duyulmaya ihtiyaç duyan biri olduğu için değil.
İyi günde seni kıskanmaz dost. Seninle birlikte sevinir; kendi başına talih kuşu konmuş kadar.
Dostu olmayanlara, dostlarını harcayanlara uğrar yalnızlık duygusu. Onlar, tanışları için, arkadaşları için bile savurganlıkla "dost" kelimesini kullanırlar. Kendilerini dostsuz olmadıklarına ikna etmek için, yalnızlıklarını inkar edebilmek için.
Dostluk farkındalık gerektirir, duyarlılık gerektirir. Dostu kendin kadar sevmeyi gerektirir. Ne bir fazla ne bir az. Bu da önce kendini sevebilme yetisini kazanmayı gerektirir.
Kendini sevemeyen başkasını sevmeye muktedir değildir. Kendimizde olmayan sevgiyi başkasına nasıl verebiliriz ki. Dostluk da mutlak bir eşitlik vardır. Farklılık ama eşitlik.
Dost bulmanın yolu önce kendimizle dost olabilmekten geçer; kendimizle dost olabilmenin yolu da kendimizi tanımaktan. Dost, kendimizi tanıma yolculuğunda bizi bizimle daha yakından tanıştıran kişidir.
Hesapsız kitapsızdır dostluk.
Dost bulmanın yolu da dost olmaktan, Dost olmanın yolu "insan" olmaktan geçer