ÇÖL
Küçüktüm,ufacıktım
Top oynadım aciktim.
Buldum yerde bir erik,
Kaptı bir ala geyik.
Geyik kaçti ormana.
Bindim bir ak doğan'a
Doğan yolu şaşirdi
Kaf dağindan aşırdı.
Atti beni bir göle,
Gölden cıktım bir çöle.......Çocukken ezberlediğim Ziya Gökalp'in bu
tekerlemesinin aslında ne anlattıgından elbetteki habersizdim. Bu
tekerlemenin hafızamdan hiç silinmeyen bölümü.Ne tuhaftirki hala ben o
çöldeyim.Ne tekerlemenin devamini hatırlarım,nede merak ederim.Çolde
oradan oraya savrulmanın keyfinimi yasıyorum ne...Yahutta bana keyif
veriyor.Belki birçoguna ürkütücüde gelecektir.Çölde savrulmak-dahada
insafli olup buna yaşamak dersek.Ona can veren oylesine durumlar
vardirki.Her tepecige ayrı bir goruntu kazandıran,rüzgarın
fısıltıları.Üstelik her nameden fısıldayan..
Bana eşlik eden soytarı circir bocekleri....Ne zaman bir çiçeğe hasret
kalsam onun kaktüs cicegi kadar zarif görünümlü ayaklarına bakarda
bakarı.Ah o soytarı circir böcegi.Ucsuz bucaksız çolde beli beni
sükunete hasret bırakan.Zaman zaman.
Siz hiç kum tepeleri olmayan çöl gördünüzmü.Görmediyseniz eğer
yanıbasınızda olabilir.Kimbilir belkide sizsiniz.İç görüye yolculuk ve
çöllerdeki tepelerimiz.Bir ahhh çekebilseydim derinden.Lakin eger kum
tepelerim olusmadıysa her an sarsılabilirim-yıkılabilirim.Kendi
içimizdeki seferlerin sıklıgı miktarınca o tepeleri
gorebiliriz,varlıgından haberdar olabiliriz....Korkmadan,insancıklardan
öte bir insan olarak.Ucsuz bucaksız çöllerde,çiçek ayaklı soytarı
circir böceklerini görebilecek gözlerimizle;NİCE NİCE KUM TEPELERİNİ
KEŞFETMEK ADINA SEVMEK-SEVEBİLMEK ÇÖLLERİ.
Küçüktüm,ufacıktım
Top oynadım aciktim.
Buldum yerde bir erik,
Kaptı bir ala geyik.
Geyik kaçti ormana.
Bindim bir ak doğan'a
Doğan yolu şaşirdi
Kaf dağindan aşırdı.
Atti beni bir göle,
Gölden cıktım bir çöle.......Çocukken ezberlediğim Ziya Gökalp'in bu
tekerlemesinin aslında ne anlattıgından elbetteki habersizdim. Bu
tekerlemenin hafızamdan hiç silinmeyen bölümü.Ne tuhaftirki hala ben o
çöldeyim.Ne tekerlemenin devamini hatırlarım,nede merak ederim.Çolde
oradan oraya savrulmanın keyfinimi yasıyorum ne...Yahutta bana keyif
veriyor.Belki birçoguna ürkütücüde gelecektir.Çölde savrulmak-dahada
insafli olup buna yaşamak dersek.Ona can veren oylesine durumlar
vardirki.Her tepecige ayrı bir goruntu kazandıran,rüzgarın
fısıltıları.Üstelik her nameden fısıldayan..
Bana eşlik eden soytarı circir bocekleri....Ne zaman bir çiçeğe hasret
kalsam onun kaktüs cicegi kadar zarif görünümlü ayaklarına bakarda
bakarı.Ah o soytarı circir böcegi.Ucsuz bucaksız çolde beli beni
sükunete hasret bırakan.Zaman zaman.
Siz hiç kum tepeleri olmayan çöl gördünüzmü.Görmediyseniz eğer
yanıbasınızda olabilir.Kimbilir belkide sizsiniz.İç görüye yolculuk ve
çöllerdeki tepelerimiz.Bir ahhh çekebilseydim derinden.Lakin eger kum
tepelerim olusmadıysa her an sarsılabilirim-yıkılabilirim.Kendi
içimizdeki seferlerin sıklıgı miktarınca o tepeleri
gorebiliriz,varlıgından haberdar olabiliriz....Korkmadan,insancıklardan
öte bir insan olarak.Ucsuz bucaksız çöllerde,çiçek ayaklı soytarı
circir böceklerini görebilecek gözlerimizle;NİCE NİCE KUM TEPELERİNİ
KEŞFETMEK ADINA SEVMEK-SEVEBİLMEK ÇÖLLERİ.